Hasan Perioğlu /Güncel Posta

‘Futbol kolay bir oyundur, zor olan ise basit oynamaktır’, futbol efsanesi Johan Cruyff dünyayı bir araya getiren spor dalı olan futbolu en anlamlı bu sözlerle tarif ediyor.

 Tabi, algı çok farklı bir olay. Futbol da günümüz kişisel eğitim, görsel, zekâ ve algısal anlamda sınava tutulabileceğimiz en somut arenadır ve bu sınavda başarı olasılığı da çok düşüktür!

 Nedeni de hepimizin ‘çok bilmesi’ veya hepimizin birbirimizden daha fanatik olmasıdır. Oysa ilginç değil midir; aynı şeye bakıp birbirinden alakasız şeyler görmemiz veya algılamamız!

 İşte burada sorgulamamız gereken bence spor değil, fanatizm seviyemiz veya zekâmızdır. Ama siz yine de böyle bir ‘zekâ sorgulamasına’ teşebbüs etmeyin ve kolayı seçin ve deyin ki; ‘has... lan ordan, sen de ne saçmalıyorsun’; çünkü bu çok daha basit ve böyle bir hataya düşerseniz ya Fenerbahçe’niz sarı kırmızı olur ya da Galatasaray’ınız sarı lacivert. Tabi bu da dünyanı sonu demek olur!

 Türkiye Süper Liginde şampiyonluğa oynayan herhangi bir takımın maçını izledikten sonra bir de İngiltere Premier Liginde sıradan bir maç izleyin ve aradaki kalite farkına bakın. Orada top ve oyun durmaz, düşen hemen kalkar, insan maç izlerken nefes almayı dahi unuturken, bizim ligde, yan ve geri paslardan insanın uykusu gelir, birine birinin saçı değince dakikalarca kıvranır, rakibi attırmak için yalan ve sahtekârlıklara başvurur, hatta son dönemde sahada yaşanana futbol değil de güreş dersek, pek de yanılmış olmayız.

 Neyse, futbol zekâ oyunudur demiştik ya; 24 yeni ‘oyuncu’ transferli Fenerbahçe zirvede değilse, ‘imparator’ hatta size İtalyancasını da yazayım; ‘İmparatore’ lakaplı Fatih Terim Galatasaray’ın 32 hafta geçmişken bile hâlâ ‘topsuz oyunu oynayamadığını’, takımın hiçbir sahte koşu yapmadığını, kimsenin deplase olarak rakip savunmayı yanıltmadığını anlayamamış olmasını, zekânın dışında hangi terimlerle açıklayabiliriz?

 Sergen ‘hop’ dedi; 13 oyuncu ile, kulübede sadece ve sadece ateşleyici Kevin N’koudou ile Beşiktaş’a bir de zekâsını katarak farkını ortaya koydu ve Türkiye’de teknik direktörlüğün yeniden sorgulanmasının önünü açtı.

 Tv'lerin spor programlarına kısadan göz attım; kimi kanal 5, kimi kanal da 7 yoru’m’cu ‘adam’ ile program yaparken, gözlerim o kadını (Didem Dilmen) aradı; vallahi o toplam 12 adamın doğruları, Didem Dilmen Hanım’ın yanlışları kadar bile etmiyordu!

 Aklıma birden fotoğraf sanatçısı Adnan Sarıgül’ün Türk Hamamında geçen o meşhur fıkrası geldi; ‘biz erkeğiz’, neyse burada anlatmam mümkün değil ama, bilenler bilmeyenlere anlatsın.

 Biraz daha fanatik olalım; belki ‘bizim takımımız’ şampiyon olursa, döviz düşer, siyasi istikrar olur, turist gelir, SGK primleri düşer, milli gelir yükselir, işsizlik azalır, emeklilik yaşı düşer, daha rahat düşünür, daha rahat uyur ve daha sağlıklı ve huzurlu oluruz!